24 Şubat 2012 Cuma

fetih 1453 filmi hangi sinemalarda


fetih 1453 filmi hangi sinemalarda

Fetih 1453 HD izle - Fetih 1453 Sinema Filmi Tüm yorumlar-ANDHBR5026
24 Şubat 2012 Cuma 19:12
Nisan 2009'da hazırlıklarına başlanan filmin ilk etabı eylül ayında, 4 bin metrekarelik kapalı alana sahip stüdyoda çekildi. 40 kişilik tasarım ve animasyon ekibi, Doğu Roma ve Edirne saraylarını aslına uygun olarak 3 boyutlu hazırladı.
Sultan Mehmet, Babası 2. Murat’ın ölüm haberini Saruhan Sancağı’ndayken aldı. Bu durum O’nu hem büyük bir keder içerisinde bırakmış, hem de tahtına tekrar oturmasının yolunu açmış olacaktı. Sultan Mehmet ilk tahtta çıktığında henüz 12 yaşındaydı. Uçbeyleri ile vezirleri arasındaki siyasi husumetten bunalan 2. Murat, çok sevdiği oğlu Alaaddin’in ölmesinin kendisinde yarattığı derin üzüntü sebebiyle tahttan feragat ederek Mehmet’i devletin başına geçirdi.

Yeniçeri ve devlet üzerinde çok etkili biri olan Başvezir Halil Paşa, bu durumdan hiç memnun değildi. Özellikle, Sultan Mehmet’in İstanbul’un mutlak suretle alınması gerektiğini söylemesinden büyük rahatsızlık duyuyordu. Mehmet’in toyluğunu fırsat bilen Haçlıların Osmanlı topraklarını işgale başlaması ihtimali üzerine Sultan Murat’ın tahta dönmesini sağladı. Mehmet de tahttan uzaklaştırılarak Saruhan Sancağına gönderildi.

Şimdi yeniden ve daha güçlü bir şekilde tahtına dönmüştü. Yine öncelikli hedefi İstanbul’un fethedilmesiydi. O peygamber Efendimiz’in ( s.a.v) sözünden ilham alıyordu; “Konstantiniyye elbet bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nun askeri ne güzel askerdir!” Bu hedefe onu götürecek her şeyi bir bir hesaplamıştı. Öncelikle gerekli hazırlıkları yapana kadar, tüm komşu ülkelerle barış içerisinde yaşamalıydı.

Papalık dahil, Macarlara, Sırplara, Lehlere, Ceneviz ve Venediklilere elçiler göndererek barış içerisinde yaşama isteği içerisinde bulunduğunu bildirdi. Gelibolu tersanesini restore ettirerek, senede 100 kadırga yapılabilir hale getirdi. Bu sırada D. Roma İmparatoru Konstantin, genç yaşından dolayı toy ve basiretsiz olduğunu düşündüğü Sultan Mehmet’e karşı, elinde tutsak olan Şehzade Orhan’ı kullanmaya çalışarak, ağır tahsisatlar talebinde bulunmaktaydı.

Bütün amacı, Sultan Mehmet’in tavizler vererek iyice itibarsızlaşmasını sağlamaktı.Üstelik Sultan Mehmet bu tavizleri de veriyor, Konstantin’in bütün isteklerini kabul ediyordu. Ancak bu durum bile, sadece Sultan Mehmet’in stratejisinden ibaretti. Karamanoğulları’nın bir isyan çıkarmaya başladığının haberi alınır alınmaz, Osmanlı Ordusu, Akşehir’e doğru yola koyuldu.

Karamanoğlu İbrahim hiç beklemediği kadar kalabalık bir ordu gördü karşısında. Barış talebinde bulunmak zorunda kaldı. Ordusunun yara almaması için Sultan Mehmet barış talebini kabul etti. Sefer dönüşünde, savaşmadıkları halde bahşiş isteyen bir kısım yeniçeri Sultan’ın otağının önünü kesince; Sultan Mehmet hem cülusları dağıttı, hem de firar eden askerleri bahane ederek, Başvezir Halil Paşa’nın adamı olan Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan’ı dayak cezasına çarptırarak sürgüne yolladı.

Bu hadiseyle ordusunun üzerindeki hakimiyetini tamamen sağlamış oldu. Edirne’ye döndükten sonra İmparator Konstantin’e bir elçi göndererek, Orhan için ödediği tahsisatı artık yollamayacağını bildirdi. Ardından, Anadolu Hisarının karşısında Boğazkesen ( Rumeli ) Hisarının yapımına başladı. Bu fiili olarak D. Roma İmparatorluğuna savaş açmak demekti.

Bu durum Avrupa devletlerince de fark edilmişti. Ancak Fransız ve İngilizlerin birbiriyle savaşıyor olması, Alman Kralının da taht kavgalarıyla uğraşması gibi gerekçeler yüzünden D.Roma İmparatorluğu’na yardım etmek neredeyse imkansızdı. Papanın bir takım girişimleri de sonuçsuz kalmıştı. Tarih 2 Nisan 1453’ü gösterdiğinde, surlarının üzerindeki Rum askerleri, karşılarında, Sultan Mehmet ve binlerce Türk askerini buldular…


Tarihçi Mustafa Armağan Eleştirisi



İşte Armağan'ın ''Büyük Fetih'in ışığında Fetih 1453' başlıklı o yazısı
Beklenen film 16 Şubat günü saat 14.53'te başlayacaktı. İlk sahneler istisnasız hepimize "İyi ki gelmişim" dedirtti.


Önce "İstanbul mutlaka fetholunacaktır" diye başlayan hadis-i şerifin ışığında Medine'ye odaklandık ve emri alan ashab-ı kiramın açtığı kapıdan çıkıp Şehzade Mehmed'in Edirne Sarayı'nda doğumuna tanıklık ettik. Bu, nicedir yazıp durduğum, İstanbul'un fethinin sağlıklı bir tarihî zemine oturtulması adına son derece umut verici bir başlangıçtı. Zihnimizdeki 'acaba'lar uçup gitmişti; koltuklarımıza daha rahat yerleşebilirdik.





ULUBATLI FATİH'TEN DAHA FAZLA AKILDA KALDI



İlk kırılma, surlara sancağı dikmesi dışında tamamen meçhulümüz olan Ulubatlı Hasan'ı Fatih'in kılıç hocası olarak gördüğümüz sahnede başladı ve o andan itibaren bir Ulubatlı-Fatih rekabetidir başladı.


(1)Ne yalan söyleyelim, daha renkli bir karakter kazandırılan Ulubatlı'nın, ışıklar yanınca Fatih'ten daha fazla akıllarda kaldığını fark ettik.


Baştan şunu söyleyeyim ki, "Fetih 1453"ü genel anlamda olumlu ve etkileyici buldum. Fetih hadisiyle başlaması ve onu Fatih'in doğumuyla sıkı sıkıya ilişkilendirmiş olması, filme Asr-ı Saadet'e uzanan müthiş bir derinlik kazandırıyor ve şimdiye kadar yapılan Fetih filmlerinin kesinlikle üstüne çıkartıyordu. Bence filmdeki en etkili sahnelerden biri, göçük altında kalan lağımcıların, Bizanslıların kılıçlarıyla can vermektense barut fıçılarını ateşleyerek o anı gerçek bir trajediye dönüştürmeleriydi.




FAZLA DİNCİ VE MİLLİYETÇİ SAHNELER VAR

Filmin mesajı, bu tipte bir prodüksiyondan beklenmeyecek ölçüde olumluydu. Eşini ve çocuğunu bile yanından uzaklaştırması ve kendisini fethe adaması önemliydi.


(2)Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman fazla "dinci" ve "milliyetçi" bulduğum yerler bile oldu. Özellikle Bizanslı ve Papa dahil Batılı yöneticileri aciz, kalleş ve korkak gösteren kısımlara gerek yoktu bence. Unutmayalım ki, Konstantin'i küçültmek, Fatih'i büyütmez; aksine onun büyüklüğünden de bir şeyler eksiltir.


Filmin eleştirilmesi gereken yanları da yok değildi.


GAYRİMEŞRU CİNSEL İLİŞKİ(3)

Mesela Ulubatlı Hasan'a aslında bir Müslüman kızı olduğu belirtilen Era'yla bir Holivut filmindeymiş gibi gayri meşru cinsel ilişki yaşatılmış olması, ona biçilen "İslam kahramanı" tipiyle tezat teşkil ediyor. Fethi başından beri destekleyen, hatta morali bozuk olduğu sırada Fatih'e uyarı mektubu dahi yazan Akşemseddin'in, filmde misafir oyuncuymuş gibi epey geç ortaya çıkması da ciddi bir hata.


(4)Şişmanlığıyla Nasreddin Hoca'yı andıran Akşemseddin fazla rind kaçmıştı. Fatih'in Kürt hocası Molla Gürani ile Molla Hüsrev de yoktu ortada.


Fatih namaz kıldırdı mı?Çandarlı Halil Paşa gibi tecrübeli bir sadrazam, hem Fatih, hem de diğer vezirler tarafından fazla aşağılanmış. İstanbul'un kuşatılmasını riskli gördüğü doğru ama bu, fethe karşı olduğu anlamına gelmez. İnisiyatifi elden kaçırmadan ve muhtemelen tahrip edilmeden alınmasını istiyordu.


(5)Lakin Zağanos Paşa da olsa kimse bir sadrazama "Dilerim sultan kelleni vurdurur" diyemez. Dese bile sadrazam bunu sineye çekmez. Bir bakanın başbakana "dilerim seni asarlar" dediğini, onun da bunu normal karşıladığını düşünün. Sonuçta kukla tiyatrosu seyretmiyoruz, değil mi? (Bu arada acizane kanaatim, Zağanos karakterinin Fatih'e daha iyi oturacağı yönünde.)


(6)Fatih ile Konstantin'in surların dışında karşı karşıya gelmesi de gerçeklere tamamen aykırı. Film icabı böyle bir sahneye ihtiyaç duyulsa bile daha gerçekçi bir formülü bulunabilmeliydi.


(7)Fatih'in, surların önünde ordusuna namaz kıldırmasının da gerçeklerle en ufak bir ilgisi yok. Bizanslıların namaz kılanlara dokunmaması bir başka tuhaflık. Kaldı ki, Fatih namaz kıldırmaz. Ayasofya'daki namazda dahi imamlığa Akşemseddin'i geçirdiğini biliyoruz.


(8)Top döküm sahneleri filmin en başarılı bölümlerindendi. Lakin "Şahi top" sanki Urban'ın yaptığı topun özel ismiymiş gibi sunuluyor. Oysa "Şahi", büyük topların genel adıdır. Urban'ın rolü de abartılmış olup Era'yı evlatlık alması tamamen kurgu eseridir.


(9)Ayrıca İstanbul surları sanki tek kattan ibaret gibi gösteriliyor. Oysa üç kat sur vardı ve surların arasında derin hendekler bulunuyordu. Her ne kadar bunların deniz suyuyla dolu olup olmadığını bilmiyorsak da, belki de susuz olması, suyla dolu olmasından daha fazla zorlaştırıyordu kuşatanların işlerini.


(10)Konstantin'in yarı çıplak Bizanslı kadınlarla havuza girme ve aralara zoraki serpiştirilmiş öpüşme sahnelerinin de hadisle başlayan bir filmde çok sakil kaçtığını belirtelim.


Sonuçta her tarihî filmde eleştirilecek noktalar bulunabilir. "Fetih 1453"ün bütün bu defoların ötesinde fetih olayını başarılı bir prodüksiyonla buluşturan ilk gerçek tarihî film olduğunu söyleyebilirim.
Bundan sonra Fethin asıl mesajının filmleştirilmesi gelebilir ama oraya varmak için almamız gereken daha çok mesafe var. Çünkü Fatih'in İstanbul'u alma tutkusu, yalnız maddî değil, manevî temellere de dayanır ve filmin başında verilen muhteşem mesaj, taşa saplanan kılıç gibi orada çakılı kalmıştır. O kılıcı, oradan çıkarıp bilim ve marifet sahillerine saplamayı hedef alacak bir "Fetih 857" filmine bilseniz ne çok ihtiyacımız var.


Büyük FetihFetihten 10 yıl sonra "Küçük cihad bitti, büyük cihada başlıyoruz" diyen bir Fatih portresi karşımızda. Medreseyi yaptırırken "cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere müracaat" ettiğini yazdırmış vakfiyesine.


Sizin anlayacağınız, İstanbul'un Fethi dahi, onun nazarında, yapılacak olan büyük ruh ve zihin açılımının yanında küçük kalır demesek bile asıl fethe basamak teşkil eder. Bu, Nurettin Topçu'nun kastettiği anlamda Büyük Fetih'tir. Bunun için başına ulema sarığı takmış, bu yüzden alimler karşısında ayağa kalkmış, bu sebeple fırsat buldukça medreselere ders dinlemeye koşmuştu. İstanbul'un mekân olarak fethi, bu Büyük Fethin 'fatiha'sı olacağı için önemliydi.


Fatih bu Büyük Fetih hareketini başlattı ama bitiremedi. Lakin bize o taşlarda donmuş arzuyu miras bıraktı. Nitekim Hızır Bey Çelebi, bu arzunun ipuçlarını şöyle vermişti:


Feth-i Stanbul'a fırsat bulmadılar evvelûn
Feth edip Sultan Muhammed didi tarih 'Âhirûn'.
Yani İstanbul'un fethine ondan öncekiler nail olamazken, Fatih hem onu fethetti, hem de şu tarihi düşürdü: 'Sonrakiler'.
Sonrakiler, yani gelecek nesiller... Yani bugün için biz...



VİZYONUN İLK GÜNÜNDE FETİH 1453

Fetih 1453 büyük bir beklentiyle 16 Şubat 2012'de perşembe günü vizyona girdi. İlk gününde 1.200'ün üzerinde seansla 400'ün üzerinde perdede gösterilen Fetih 1453'ün ilk hafta sonu bilet satış sayısının 1 milyonu geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu hafta bir önceki yıla oranla seyirci ve hâsılat kaybındaki düşüş sürdü. Listenin ilk sırasında Berlin Kaplanı yer alırken ilk üç sıraya iki tane Warner Bros. Türkiye'nin sinema programlamasını yaptığı film girdi.


UIP Türkiye bu hafta, oluşan 700 bini geçen bilet satış hâsılatının yüzde 49'una sahip. Ülkede faaliyetini sürdüren iki bini geçkin sinema salonunun yüzde 42'sine de UIP Türkiye film dağıtımı gerçekleştirdi.
Bu hafta sinemalarda 84 yerli yabancı, birbirinden farklı film gösterildi. 84 filmden 25'i Türkiye yapımı, 6'sı da ilk kez vizyon gören filmler olarak göze çarptı. Bu altı film ulaştığı bilet satış sayısıyla listenin ilk yirmisi içinde kendine yer bulabildi. Haftanın en çok izlenen filmi 281.880 bilet satışı ile Berlin Kaplanı isimli film oldu. Onu Karanlıklar Ülkesi: Uyanış takip etti. Bu hafta Türk filmlerine toplamda 377.941 bilet satıldı.
Toplam gösterilen film sayısı: 84(+)
Toplam satılan bilet: 781.077(-)
Toplam elde edilen hâsılat: 7.622.079,36 TL.(-)
Gösterilen yerli film sayısı: 25(+)
Yerli filmlere satılan bilet: 377.941(-)
Yerli filmlerden elde edilen hâsılat: 3.333.135,86 TL.(-)
Gösterilen yabancı film sayısı: 59(+)
Yabancı filmlere satılan bilet: 403.136(+)
Yabancı filmlerden elde edilen hâsılat: 4.288.943,50 TL.(+)
İlk kez vizyon gören film sayısı: 6
Yeni vizyonların toplam bilet satış sayısı: 138.182(-)
Bu haftanın en fazla bilet satılan filmi: Berlin Kaplanı (281.880)(-)
Bu haftanın en az bilet satılan filmi: Almanya'ya Hoş geldiniz (8)(+)
En yüksek bilet fiyatına sahip film: Marilyn ile Bir Hafta (13,10 TL.)(+)
En düşük bilet fiyatına sahip film: Cüceler Devlere Karşı (2,10 TL.)(-)
2012 yılının bu gösterim haftasında
8 işletmeci firma sinemalara film dağıtımı gerçekleştirdi.
Toplamda dağıtımı yapılan 84 film gişelerde 781.077 adet bilet satışı ile 7.622.079,36 TL. hasılat elde etti.
Hâsılatın işletmeci firmalara yüzdesel dağılımı ise şu şekilde oldu:
(%48.71) UIP TÜRKİYE
(%24.14) WARNER BROS. TÜRKİYE
(%12.91) TİGLON
(%05.48) PİNEMA
(%03.43) MEDYAVİZYON
(%02.53) CHANTIER FILMS
(%01.77) ÖZEN FİLM
(%01.03) M3 FİLM

Kaynak: Deniz Yavuz – Antrakt


SİNEMA TARİHİNDE İLKLER

Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İngiltere, İsviçre, KKTC, Ortadoğu ülkeleri, Endonezya, Malezya, Rusya, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna- Hersek, Makedonya, Kosova, Romanya, Yunanistan, Güney Kore, Tayland, Japonya ve ABD'de de gösterime girecek olan filmde, Fatih Sultan Mehmet'i Devrim Evin oynuyor. Oyuncu kadrosunun belirlenmesi için yüzlerce adayla görüşen Faruk Aksoy, Ulubatlı Hasan için İbrahim Çelikkol'u, Era için Dilek Serbest'i, Konstantin için Recep Aktuğ'u ve Justiniani için Cengiz Coşkun'u seçerek kamera karşısına çıkardı. Bugüne kadar Türk sinema tarihindeki en yüksek kopya adedi ve salon sayısıyla gösterime girecek filmin danışmanlıklarını Prof. Dr. Feridun Emecan, Doç. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Gülgün Köroğlu ve araştırmacı-yazar Adem Saraç yaptı. Filmin müziklerinde ise Benjamin Wallfisch'in imzası bulunuyor.





DEKOR HAZIRLIKLARI AYLARCA SÜRDÜ

Nisan 2009'da hazırlıklarına başlanan filmin ilk etabı eylül ayında, 4 bin metrekarelik kapalı alana sahip stüdyoda çekildi. 40 kişilik tasarım ve animasyon ekibi, Doğu Roma ve Edirne saraylarını aslına uygun olarak 3 boyutlu hazırladı. Mayıs ayında başlanan filmin 2. etabında, Ataköy'de TOKİ'ye ait tarihi baruthane alanı çekimin merkezi oldu. 25 dönüm arazi üzerindeki tarihi dokular da kullanılarak 14 bin 600 metrekarelik dekor inşa edildi. Top döküm atölyesi, pazar alanları, Cenova Limanı, kiliseler gibi mekânların 7 ayda hazırlandığı filmde, Cenova Limanı'nın canlandırılması için 2 bin 500 metrekare gerçek zeminli havuz inşa edildi. 2. etap çekimleri 6 hafta sürdü.
15 BİN YARDIMCI OYUNCU ROL ALDI

Savaş alanını yansıtan son etap, 10 ayda tamamlandı. Alibeyköy'deki baraj havzasının yanındaki 100 bin metrekare arazi üzerinde kurulan platoda; Fatih Sultan Mehmet'in otağı, savaş meydanı, asker çadırları, hastane çadırları, İstanbul'un surları, toplar, Medine şehir sokakları, Vatikan Sarayı Kütüphanesi inşa edildi. Ayrıca deniz savaşı ve karadan kaydırılacak gemiler için gerçek ölçüsünde 3 adet kadırga yapıldı. Toplam 15 bin yardımcı oyuncunun rol aldığı filmin son etabının çekimleri 11 haftada tamamlandı. Oyuncuların büyük çoğunluğunun at ve kılıç eğitiminden geçirildiği filmde toplam 44 bin metre kumaş kullanılarak kostümler ve aksesuvar malzemeleri hazırlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Adınızı Ve Soyadınızı Yazınız..